MANEVİ TAZMİNAT DAVALARINDA KISMI RED

Anayasa Mahkemesinin 2024/29 E. ve 2024/226 K. Sayılı kararıyla manevi tazminat talepli davalarda reddedilen tutara ilişkin karşı vekalet ücreti ödenmesi uygulaması iptal edilmiştir. Karar 14.03.2025 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Bu yazıda Anayasa Mahkemesinin manevi tazminat karşı vekalet ücreti konusunda verdiği karar, kararın gerekçesi ve yürürlük zamanı aktarılacaktır.  

Manevi Tazminat Karşı Vekalet Ücreti İptal Başvurusu

Anayasa Mahkemesi önüne getirilen manevi tazminat karşı vekalet ücretine yönelik yapılan itirazda, manevi tazminat davalarında davacıya hangi tutarda tazminatın ödeneceğini belirleme konusunda hâkimin takdir yetkisinin bulunduğu, bu nedenle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi durumunda kişilik hakkının ihlal edildiği tespit edilen davacının yargılama giderlerinin bir bölümünden sorumlu tutulmasının kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkıyla bağdaşmadığı gibi mülkiyet hakkı ve hak arama özgürlüğünü de ihlal ettiği, mahkemelerin manevi tazminatı hesaplama yönteminin mevcut olmaması nedeniyle kısmen kabul hâllerinde davacının kusuru olmadığı, karşı vekalet ücreti ödemek zorunda kaldığı ve bunun hukuk devleti ilkesi ile özel hayata saygı kuralını da ihlal ettiği ve bu sebeple Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 326/2 maddesinin manevi tazminatlar yönünden iptal edilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

Anayasa Mahkemesi Manevi Tazminat Karşı Vekalet Ücreti İptal Kararının Gerekçesi

İptal kararının gerekçesinde Anayasa Mahkemesi manevi tazminat miktarı bakımından davacının tespit kabiliyetinin zayıf olduğunu ve tazminatın hâkimin kanaatine bağlı olduğunu ifade etmektedir. Bu durum belirsizliğin davacı aleyhine yorumlanmasına sebep olmakta ve acısını hafifletmek için harekete geçen davacı manevi tazminat kısmen kabul ücreti ile karşı karşıya kalmaktadır. İptal kararının gerekçesinde özetle şöyle denilmiştir:

“Manevi tazminat davasının kısmen reddedilmesi hâlinde davayı açan kişinin yargılama giderlerinin bir bölümünden sorumlu tutulması bu kişi üzerinde oluşturduğu baskı nedeniyle mahkeme erişim hakkını sınırlandırmaktadır. Bu kapsamda mahkemeye erişim hakkını sınırlamaya yönelik kanuni düzenlemenin olması yeterli olmayıp kuralların keyfiliğe izin vermeyecek şekilde belirli ve öngörülebilir nitelikte olması gerekir.

Davacıya ödenecek manevi tazminat tutarının belirlenmesi hakimin takdir yetkisi kapsamındadır. Dolayısıyla kişiden davanın sonunda hükmedilecek tutarı öngörebilmesi beklenemez.  Dosyaya giren bilgi ve belgelerle manevi tazminatın belirlenmesi de mümkün değildir. Buna göre manevi tazminat davasında talebini düşük belirlemesi durumunda hak kaybı yaşayabilecek olan ve hakimin takdirine göre kısmen kabul durumunda yargılama giderlerinden sorumlu tutulabilecek kişilerin temel hak ve özgürlükler ile anayasal güvencelere uygun olarak mahkemeye erişebildiğinden söz edilemez.

Bu itibarla miktar belirtmek suretiyle manevi tazminat davasını açacak kişinin hâkimin hükmedeceği tazminatı öngörebilmesinin mümkün olmadığı ve tazminat miktarının hâkim takdirine göre belirlendiği davalarda yargılama giderlerine dair özel düzenlemenin de bulunmadığı gözetildiğinde mahkemeye erişim hakkına getirilen sınırlamanın manevi tazminat davaları yönünden kanunilik şartını sağlamadığı sonucuna ulaşılmıştır.”

Manevi Tazminat Karşı Vekalet Ücretinin İptal Edilmesinin Haklılığı

Manevi tazminat, tarafların duydukları acı ve kederi hafifletmek amacıyla ödenen bir parasal karşılıktır. Özellikle ölümlü ve yaralamalı vakalarda zarar gören veya yakınları manevi tazminat talebinde bulunmakta ve zararlarının hafifletilmesini amaçlamaktadırlar. Fakat, manevi zarar somut olarak ölçülebilen bir zarar türü değildir. Dolayısıyla davacı taraflar, kendi takdirlerine göre bir rakam belirlemekte ve hâkimler bu rakamı çoğu zaman yüksek bulduklarından kısmen ret ve kısmen kabul kararı vermektedir. Zararını hafifletmek amacıyla manevi tatmin isteyen alacaklı, davayı kazanmasına rağmen açtığı davadan zarar görmekte ve kimi zaman keşke hakkımı aramasaydım noktasına gelebilmektedir.

Manevi tazminat davalarının kısmen reddi durumunu şu çarpıcı örnekle açıklayabiliriz. Örneğin; kusur oranının %50 olduğu ölümlü bir trafik kazasında, ölenin 3 mirasçısı tarafından hem içinde bulunulan araç sürücüsüne hem de karşı taraf araç sürücüsüne her bir mirasçı için 60.000-TL manevi tazminat talebi yöneltildiğini ve talebin ayrı ayrı 30.000-TL olarak kabul edildiğini varsayalım. Bu durumda mirasçıların her biri her iki sürücüden toplam 60.000-TL manevi tazminat almaya hak kazanmış olacaktır. Fakat, avukatla temsil durumunda her mirasçı için hem içinde bulunulan araç sürücüsünün vekiline 30.000-TL, hem de diğer araç sürücüsünün vekiline 30.000-TL olmak üzere karşı vekalet çıkacak ve iki ayrı icra takibi açılacağı için her davalı taraf için yaklaşık 40.000-TL ödeme yapılacaktır. Sonuç olarak davacının avukatına tahsilattan pay vermediği düşünülse bile, her bir davacı 60.000-TL manevi tazminat kazanmışken 80.000-TL karşı vekalet ücretiyle karşı karşıya kalacaktır. Üstelik mirasçıların küçük, yaşlı, yoksul vb. ödeme güçlüğünden yoksun olduğu durumlarda, her bir mirasçının ödemesi gereken parayı sadece içlerinden biri üstlenmek zorunda kalabilmektedir. Bu durumda tek bir mirasçının ödeyeceği ücret 200.000-TL’yi geçmektedir. Bu sebeple, mevcut uygulamayla yakınını kaybeden kişinin acısını hafifletme amacı taşıyan manevi tazminat davası, ekonomik zarar doğurması sebebiyle acıyı daha da derinleştirmekte ve hukuka duyulan güveni oldukça azaltmaktadır. Bu nedenle Anayasa Mahkemesinin iptal kararı yerindedir.

Yürürlük

İptal kararı Resmi Gazete’de yayımlandıktan 9 ay sonra, 14/12/2025 tarihinde yürürlüğe girecektir. Dolayısıyla bu tarihten önce sonuçlanan davalarda manevi tazminatın reddedilen kısmı için karşı vekalet ücreti çıkmaya devam edecektir.

Konu hakkındaki s